2 Kasım 2011 Çarşamba

# GeBelik Günlüğüm

14 ve 15. haftalar

Bu hamilelik yazılarımda çenem fazlaca düşüyor sanırım eskisine göre, ancak yalnızlığımdan olsa gerek, kimseyle birşey paylaşamadığım için tüm duygu ve düşüncelerimi dökeceğim tek yer blogum oluyor sanırsam :)

*****
Yazılış tarihi: 10 Ekim

26 Eylül ile başlayan 14. haftamız ve 3 Ekimle başlayan 15. haftamızı tamamladık. Ancak bu sürede İstanbulda bulunduğum için koşturmaktan yazamadım.

27 eylül sabahı erkenden (6,13) treni ile Kosiceden ayrılıp Budapesteye, ardından havaalanına geldim. Öğle saatlerinde kalkan uçak bekleme iniş eve geliş vs neredeyse 12 saat bir yolculuktu. Genelde oturarak geçse de yolculuk insanı yoruyor. Ardından tabi hemen ertesi gün işe gittim. 

İstanbul'a geldiğimden itibaren gerek okulda gerek evde, çevremdeki insanların ilgileri beni çok iyi hissettirdi. Çünkü daha önce sadece eşimden gördüğüm ilgi -her ne kadar çok da olsa- insan biraz şımartılmak istiyormuş. Yine de kimseleri yormak bana hizmet etmelerine izin vermek istemedim. Zaten kendime dikkat ediyorum ama, ne yapacaklarını bilemeyenlere ben sadece hamileyim hasta değilim dedim.

Bu güne kadar göbeğimde ekstra bir büyüme olmadı, var olduğu kadarki kısmı haraketlerime biraz engel olsa da enerjim, kıpır kıpırlığım devam ediyor. Artık ikinci trimeistere girdiğimiz için ise çok daha rahatım. Ancak bu rahatlığımdan memnun değilim çünkü önceki zamanlarda ortaya çıkan belirtileri bebeğin dili olarak algılıyordum, şimdilerde uzun süre hiç bir belirti hissetmeyince içime kurt düşüyor.

Tek devam eden şey sık sık yemek yeme isteğim, acıktığımda olan mide gazlarım ve eğer evhamlanırsam midemde hissettiğim sıkıntı. Uzun zamandır ruhsal durumumu kontrol altında tutuyorum ama 6 ekim günü İstanbulun kurtulusu sebebiyle yapılan törenlerden dolayı trafikte saatlerce sıkışınca ve yetiştirmem gereken işlerim de olduğu için inanılmaz gerilmeye sıkılmaya başlamıştım. Midem hemen alarm verdi, Helo beni uyardı. Hemen kendimi iyi hissettirecek şeyler düşünmeye başladım ve geçti.

14. haftanın sonunda pazar günü ablamlarla Haliç sahil gezisi yaptık, bolca yürüdük, oturduk yemek vs yedik. O günün öncesinde hafif boğazım acımaya başlamıştı o günden sonra arttı. Hemen pazt günü doktora gittim ama sistem arızası nedeniyle muayne olamadım, salı günü muayne olduğumda, faranjit olduğumu öğrendim ne yazık ki. Gebelikte kullanılabilen ilaçlardan başladım ve çok şükür kısa sürede iyileştim. 

Geldiğimden beri hergün işe gelmek ve yapmam gereken işler yüzünden günlerin nasıl geçtiğinin farkında değilim. Şu an o kadar uzun geliyor ki yaşadığım günler, her gün birşey yaptım, bir iş bitirdim ve hala yapacaklarım da var. Cem'i çok özledim ama moralimi yüksek tutuyorum, dönünce beraber paylaşacağımız çok şey olacak ama burdaki ailemi uzun bir süre göremeyebilirim. 

Bu haftalarda bebeğin durumunu öğrenmek adına hiç bir şey yapamadım. Slovakyadaki doktorum burada olduğum zamana denk gelen 3 lü tarama testini yaptırmamı salık vermişti. Faranjit sebebiyle kadın doğum doktoruyla görüştüğümde (ona hapları onaylatmak ve durumumu açıklamak için), ikili testin sonuçları iyiyse üçlü test istemediklerini söyledi. Test sonuçlarım iyi olmasına rağmen Janka'nın istemesi yüzünden ben de yaptıracağımı söyledim ve önümüzdeki perş günü için randevu aldım. Bu randevuda cinsiyetini de öğrenmeyi umuyorum, zira hem çevremdeki insanların tahminleri, hem de gitmeden önce birşeyler almak istediğim için cinsiyetini merak eder oldum. Her ne olursa olsun benim için çok önemli değil ama özellikle kıyafetlerdeki çok belirgin farklar yüzünden cinsiyetini öğrenmek istiyorum. Helocum bize kendini gösterirse ve fırsat bulabilirsem biraz bebek alışverişi yapmak istiyorum ama bir yandan da daha erken olduğu için tedirginim. Neyse bakalım zamanı gelince düşünürüz.

Geldiğimden beri hep annemde kaldım, kendi evime hiç gitmemiştim. Geçtiğimiz cumartesi günü önce babannemizi ziyaret ettik Helocumla, sonra da biraz evime uğradım. Anne bebek vapur keyfi yaptık hava da çok güzeldi, içimden İstanbul'u anlattım bebeğime. Ancak cenaze sebebiyle (başbakanın annesi, evim Karacaahmet mezarlığına çok yakın), Kadiköyden eve giderken araçlar farklı yöne yönlendirilmiş olduğu için inmek zorunda kaldım ve uzunca bir yol yürüdüm, ayaklarıma kara sular indi, sıcak ve çantam bir yandan, bayağı sinir oldum ama evimize gelince dinlendim, birkaç parça eşyamı alıp yine annemin evine yollandım. Sabah dokuzda evden çıkmış akşam hava karardıktan sonra (7,5 suları) girmiş, saatlerdir yollarda olmaktan dolayı cıcıcğım da çıkmıştı.

Dün yani, pazar günü hava da yağmur yağarak benim dinlenmeme vesile oldu, bütün gün evde dinlendim. Bugün ise yeni haftamıza iyi bir şekilde başladık. Şu saatlerde karnının acıktığını zillerle duyuran Helocuk yüzünden daha fazla yazamayacağım için satırlarıma son veriyorum. 

2 yorum:

  1. tebrık ederım canım.hamıle oldugunu yenı ogrendım.umarım kolay bır hamılelık surecı gecırır,saglıkla kucagına alırsın bebegını.aklıma ben hamıleyken bana yazdıgın yorum geldı.esım benı bılgısayardan uzak tutar fılan demıstın.sımdı nasıl davranıyor sana merak ettım.sevgıler :)

    YanıtlaSil
  2. teşekkürler canım, kablosuzları kastediyordum o zaman, hala aynı. Bilgisayar mecburen hayatımda var işlerimi yapmam için, ama kablosuzlar kapalı şekilde ancak kablo ile :)

    YanıtlaSil