13 Kasım 2013 Çarşamba

Tadı damağımda anılar

Geçenlerde beyaz peynirli maydanozlu makarna yapmış ve instagramda en son ne zaman yediğimi hatırlamadığımı yazmıştım. Yerken öyle lezzetli geldi ki, galiba hamileliğimden beri ilk defa tadını çıkararak yediğim ilk yemekti. Üstelik beni alıp çocukluğuma ait unuttuğum günlere götürdü.

Babam makarnayı daima peynirli yer ve çocukken biz yoğurda boca ederken o hep peynirle karıştırırdı. Bazen ben de öyle yapardım ama az gelirdi herhalde bir de ketçap veya salça ne varsa onu eklerdim. Sonra düşündüm çocukken öyle şahane şeyler yemiyorduk ki her zaman, makarna bizim için şimdiki zamanın hamburgeriydi belki, bir de annemin yaptığı patates kızartması.

O zamanlar sık sık teyzemlere veya halamlara giderdik ve onlar da bize gelirdi. Düşünüyorum da annem, benim şuan bir misafir ağırlayacağım zaman yaşadığım telaşeyi hiç yaşamıyordu, belki de ben farketmiyordum ama kimse kimsenin evini veya ikram ettiğini çemkirmezdi. Belki de bu yüzden daha rahattılar. Allah ne verdiyse ortaya çıkarılır hep birlikte yerdik. Kimi zaman kekler börekler tatlılar yapılırdı elbet, fakat aniden bir misafir gelse annem akıtma yapar yanına zeytin peynir reçel turşu evde ne varsa çayın yanına çıkarırdı. Bazen de bir türlü tadını ve kıvamını tutturamadığım lokmalar dökerdi hemencecik un su tuz biraz yoğurt ile hazırladığı. Öyle güzel olur ki yanına hiç katık aramazdı insan onu yerken. Tatlı bir sohbetin eşlik ettiği çay ve lokmalar en has böreklerden daha lezzetliydi.

Küçükken teyzemlere gittiğimizde o zamanlar genç kız olan teyzemin kızı daha bizi kapıda görünce hemen mutfağa gider çay suyunu koyarmış. Biz üstümüzü çıkarıp oturana kadar da bir kek karıştırmış, evdeki kraker ve bisküvileri çıkarmış olurdu. Ne zaman bunları hazırladığını sorunca da e işte siz şunu şunu yaparken derdi. Fakat kendisi de muhabbeti hiç kaçırmaz, ara sıra mutfağa giderek her şeyi hazır ederdi. O zamanlar öyle şaşırırdım ki bu hızına, şimdi onun kadar olmasa da ben de öyleyim :)

Az kalmış herkese yetmez derdine düşmeden çekirdekler kuruyemişler çıkarılır, hep beraber yerdik. Az ya da çok  ne ikram edeceğini şaşırırdı insanlar.  Azar azar çok sayıda çeşitle kurulan bereketli zengin sofralardı onlar. Ve öylesine lezzetli. Aç olunca ne yenirse yensin güzel geldiği için mi yoksa o sıcak art niyet içermeyen sohbetler miydi herşeyi lezzetli kılan bilmem ama ben o anları çok özledim. Misafirin Allah ne verdiyse gelirken alıp getirdiği (bazen ekmek, simit ya da galete), ev sahibinin allah ne verdiyse çıkarıp paylaştığı keyif dolu sofraların yerini sanki tabak çanakların, sunum şekillerinin ve tariflerin yarıştığı davetlere bıraktı sizce de öyle değil mi? :(

11 yorum:

  1. Çok güzel anlatmışsın :-). haklısın , olay bişi yarıştırmaya dönmüş artık ne yazık ki, asıl önemli olan geri planda kalmış..

    YanıtlaSil
  2. Öyle malesef. Bu arada hamileliğin basindan beri yediği hicbirseyden keyif alamayan biri olarak o hissi cok iyi biliyorum. Umarim bir gün geçiyordur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıda doğru ifade edememişim hamileliğimde yemekler ekstra lezzetliydi doğumdan sonra aceleyle yemekten tat alamaz oldum sizin de ilerleyen haftalarda öyle olacaktır eminim

      Sil
  3. offf çok duygulandırdın beni
    son 1 yıldır inanır mısın bende makarna mı peynirli yiyorum, çocukken hiç sevmezdim ama ne lezzetliymiş :D

    YanıtlaSil
  4. ne kadar güzel bir konuya değinmişsiniz bende takip ediyorum bi sofra hazırlama ve bunu paylaşma merakı var insanlarda bazen çok abartılıyor aslolan şey unutuluyor.çok ama çok beğendim yazınızı...

    YanıtlaSil
  5. ne varsa eskiler de var derler ya.. doğru gerçekten acaba.. ablamlar da aynen senin anlattığın gibiydi, daha misafiri görür görmez mutfakta alırlardı soluğu.. misafir hiç eksik olmazdı.. hele ramazan ayında sahura kadar otururlardı.. ama biz büyüyünce bunların hepsi bitti.. çok üzücü gerçekten..
    bu arada ben peynirli makarnaya bayılırım...

    YanıtlaSil
  6. hamiyet tufekçi14 Kasım 2013 13:59

    Ömrümüzün en bereketlı zamanlarıymış diye düsünürüm bazen. Çocuklarıma anlattığımda yaşananları şaşırııyorlar.. Annem rahmetli olduğunda komşumuz anlatmıştı, annesi ve kızkardeşi geldiğinde evde yiyecek yokmuş annem anlayıp eve koşmuş birşeyler hazırlayıp bizde sofra hazır ben de neden gelmedin deyip bekledim. Hadi bize geçelim deyivermiş

    YanıtlaSil
  7. Evet canım yaa, söyle tabaklar böyle bardaklar,
    ama o sohbet, sıcaklık...
    Çok güzel anlatmıssın..

    YanıtlaSil
  8. Allaaaaaaaaaaaaaaa peynirli maydonozlu makarna hücuuuum..!!! Sen bu "yüksük" makarnayı nerden buldun bakiim, yurtdışında nerde yaşadıysam bu yüksük makarnayı bulmak benim için bir onur meselesi oluyor, hatta italya'da bile yok azizim bu yüksük, türk buluşu mudur nedir, hem de en lezzetli makarna türü sanki. Bu arada bu makarnayı bir de fırınlayabilirsin, o da muhteşem olur bak! Yaşasın yüksük makarna kardeşliği! Pts Türk bakkalına gidip yüksük makarna alıp yapmazsam yüksükler kovalasın beni e mi!? Çok iyi ettin yazmakla!
    Bir de şu eskilerin ne varsa çıkarma paylaşma huyunu hatırlamak ve yaşatmak da lazım, şimdiki insanlar bazı şeyleri misafirden saklıyor bile. Öyle evin bereketi mi olur!?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hem de nuhun ankara makarnası türk bakkalında var burda bizim :)

      Sil
  9. Ay, biz de haber vermeden her pazar teyzeme giderdik, teyzem çok fakirdi.ve mutlaka pazar günleri kapuska pişerdi evinde. Bir çocuk kapuskayı ne kadar sevebilir demeyin, o anda öyle lezzetli gelirdi ki, bütün tencere biterdi.

    YanıtlaSil